Baharatları anlat anlat, yaz yaz bitmez tabii ama hemen şöyle, profesörü olmadan, öğrenmek istiyorum derseniz de size şöyle anlatırım;
Kokuları olsun, Tatları olsun, Şifası olsun, Tarihteki birbirinden farklı ve mistik hikayeleri olsun ve renkleriyle olsun baharatlar tabi ki Ayurveda gibi en eski yaşam biliminin olmazsa olmazı:)
Ayurveda da şöyle bir deyiş var;
"Baharatları yönetebilen, dünyayı yönetebilir."
Çok abartı değil mi? Ama gerçektende içine girdikçe öyle gibi gelmeye başlıyor:)
Baharatları koku olarak kullanarak ruhumuzu besleyebiliriz; Mesela tarihte Kleopatra bu konuda oldukça popülermiş, kendisinden önce kokusunun gitmesi için aromaterapik uçucu yağları (buhurlar yardımıyla), Baharatların yağlarını uçucu yağ yapıp yine buhurdanlıklarda ve banyolarda kullanmıştır ve tütsüleri yakarak kokusunun gitmesini bu şekilde ona sempatinin artmasını sağlamıştır. Bence harika bir fikir, eşlerimizi bile kokusuna göre seçtiğimiz gerçeğini göz önünde bulundurursak, Kleopatra olayı çok erken çözmüş diyebiliriz:)
Kokusu gibi Gözümüze de hitap eden renkleri es geçmeyelim. İlk renkli boyanın zerdeçaldan yapıldığı söylenmekte, yine bir baharat... Sizi bilmem ama beni sadece düzenli cam kavanozlarda yan yana dizili olmaları bile etkiliyor resmen renk terapisi, baharat çarşılarında gezipte etkilenmeyen yoktur heralde o çuval çuval renklerin içerisinde.
Gelelim tat duyumuza; baharatlar yemeklerimizin lezzetini artırmasının yanı sıra doğru oranlarda ve doğru kombinasyonlar ile ilaç niteliği taşırlar. Ülkemiz baharat bakımından çok zengin olduğu için kendimizi şanslı sayabiliriz. Baharatların çok büyük bir bölümüne ulaşabilmemize rağmen evlerimizde oldukça az kullanmaktayız. Alışıla gelmiş; kuru ve tohum baharatlardan tuz, karabiber, pul biber, kimyon ve tarçın, taze baharatlardan zaman, maydanoz, sarımsak, soğan, defneyaprağı, biberiye ve dereotu gibi baharatlardın yanı sıra yine bunlara ulaşıldığı kadar kolay ulaşılabilinecek; zencefil, zerdeçal, rezene, kişniş, kakule, karanfil, hardal ve safranı da mutfaklarımızın olmazsa olmazı haline getirmemiz kendimize yaptığımız en güçlü yatırımlardan biri olur.
Kısa bir kullanım 2-3 ipucu vermek isterim;
1- Zerdeçal, karabiberde bulunan Piperin (yağ yakmaya yardımcı ayrıca birçok anti-enflamatuvar etki gösteren fotokimyasal ve fito-besleyici bir maddedir. ), ile birleştiğinde kendisinde bulunan kurkumoidlerin emiliminide artırır. Bu sebeple zerdeçalı mutlaka karabiber ile brlikte kullanıyoruz.
2- Baharatların yemekler ile pişirilmesi önemlidir. Öncelikle nitelikleri yağda veya suda çözülebildiğini bilmemiz gerekiyor, mutlaka yağ veya su ile pişirilmelidirler. Ben yağ tercih ediyorum, özel bir diyetiniz yoksa sizede bu yolu öneririm. 2 şekilde pişirilebilirler;
örnek ölçek: 4 kişilik bir yemek için yaklaşık standart bir çay bardağının yarısı kadar zeytin yağı kullanabiliriz.
a- tohum baharatlar; en kısık ateşte zeytinyağımızı ısıtıyoruz (kızdırmıyoruz), sonra tohum baharatlarımızı ekleyip yaklaşık 1-2 dk döndürüyoruz (ateş hala en kısıkta olmalı) sonra "pıt pıt" diye sesler gelmeye başlayacaktır, bu tohumun içerisindeki "prana" yani "yaşam enerjisi"'nin açığa çıkmasına işarettir. bu ses geldikten hemen sonra salça, soğan ne eklemek istiyorsanız ekleyip, suyu koyduktan sonra ateşin şiddeti ile oynayabilirsiniz.
b- toz baharat; Yine en kısık ateşte zeytinyağımızı ısıtıyoruz ve ısınınca baharatlarımızı ekleyip 10-15 saniye döndürüp kokusu çıkınca hemen salça, soğan ya da ne ekleyecekseniz ekleyip döndürüp, suyu ekledikten sonra ateşin derecesini oynayabilirsiniz. Nedeni; toz baharat çok hızlı yanar ve faydasının aksine zararı dokunur, toksik hale gelir ayrıca tadı bozulur.
3- Taze baharatlar ve kuru nane, kuru fesleğen, kuru kekik gibi kuru yapraklılar yemeğin altı hemen kapanmadan atılmalıdırlar. çünkü pişmeye çok gelemezler ve fito-kimyasallarından yararlanamayız.
Bình luận